|
Mandıra Filozofu ya da ortaya karışık
Halil Doğan - 12.04.2014
“Çocuklar
duymasın” dizisini daha ilk bölümü TGRT Tv de başladığında seyretmiştim. İlk
bölümden itibaren bu dizi tutar deyip dostlarıma tavsiye etmiştim. Tuttuğu ya
da tutacağı anlaşılınca kanal değiştirdi. Dizinin ana teması olan boşanma
isteğinin çocuklardan saklanması konusu belli bir zaman sonra tekrara girince
normal bir aile dizisi haline geldi. Zaman zaman diziye dahil olan yeni
karakterler diziye can verdiler. Yeni karakterler arasında en göze batan
Emin Gümüşkaya’nın canlandırdığı “Seyyar
Tayyar” ve dizinin yönetmeni olan Müfit Can Saçıntı’nın canlandırdığı “Mandıra
Filozofu” karakterleri oldu. Bir çok insan Mandıra Filozofu karakterinde kendi
istek arzu ve düşüncelerinden kesitler buldu. Bu karakterin dizide yer
almasından epey sonra bu karakterin “esas oğlan” olduğu bir film yapıldı ve
geçen hafta vizyona girdi. Şimdilik gişede, bol bütçeli ve dini bakımdan tüm
dünyada tartışılıyor olması sebebiyle bol reklam yapan “Nuh” tan sonra ikinci
durumda. Güzel bir başarı.
Ana tema Mandıra Filozofu (Mustafa Ali)’nin “ben çalışmaya karşıyım” sloganının felsefi temelleri ve yaşantısındaki izdüşümlerini, bu fikre karşı çıkanların düştüğü gülünç durumlarla birlikte sunmak ve seyirciye hoşça bir 110 dakika geçirtmektir. Senaryo bu konuda da hayli başarılı.
Aynı zamanda filmin yönetmeni de olan Müfit Can Saçıntı, diziyi de aşan bir performans gösteriyor. Mustafa Ali, filme adını vermiş olmakla birlikte “esas oğlan” lığı Rasim Öztekin’in oynadığı Cavit’le paylaşmış durumda. Rasim Öztekin gerçekten, yine aynı ekibin yazıp yönettiği “seksenler” dizisindeki Fehmi beyi aşmış durumda. Rasim Öztekin bence 10 üzerinden 10 puan alır.
Çekim tekniği olarak birkaç yanlış tercih (bana göre) olsa da, oldukça başarılı ve Türk sineması için yeni yaklaşımlar gösteriyor. Panoramik görüntüler, ters zoomlar, kahramanın etrafında ve minarenin etrafındaki dönerek ve yükselerek yapılan çekimler teknik ekibe de başarılı notunu vermemizi gerektiriyor.
Eskiden
beri gişe endişesiyle filmin iş yapabilmesi için her kesimden seyircinin
kendinden bir şey bulması hedeflenir ve ana konunun yanında mutlaka biraz
erotizm, biraz din, biraz avantür ilave edilir. Küfür ise biraz değil bol bol
yerleştirilir. Mandıra filozofu da bu kadar başarıya karşın klasik piyasa filmi
olmaktan uzak duramamış. Cami, minare, sala, cenaze, mezarlık gibi dini konular
yanında insanın gözüne sokarcasına erotik görüntüler ve küfür yerleştirmeye
çalışılmış. Aynı küfürleri döndürüp döndürüp söylemek “mandıralı filozof”un
felsefesine yakışmamış.
Bir filmin gişede başarılı olması iki açıdan önemli. Biri yatırılan onca paranın geri dönüşü ve kâr, diğeri de yönetmenin ve oyuncuların sanatı açısından beğeni almış olması.
Toplumumuz için ifade edilen “Söyleyen değil söylenen toplum” gerçeğinden hareket edersek, seyirci bir filimde görüp beğenmediği hususları dönüpde yapımcı, yönetmen, senarist veya oyuncusuna söylemez, yazmaz. Çevresine anlatır ama yetkilisine ulaştırmaz. Bu yüzden bilet alıp filme giden her seyirci filmi olumladı, beğendi diye yorumlanamaz.
Gişe başarısı için filmi, ana temayı feda etmemek lazım.
Arabulucu ücreti hesaplama platformu |
|
|